TCK Madde 83 – İhmali Davranışla Kasten Öldürme Suçu
1. Giriş
Türk Ceza Kanunu’nun 83. maddesi, ceza hukukunun en hassas konularından birini düzenler: “ihmali davranışla kasten öldürme.” Bu hüküm, bireyin aktif bir eylemde bulunmaması yani yapmaması gerekeni değil, yapması gerekeni yapmaması nedeniyle başkasının ölümüne yol açtığı durumları kapsar. Ceza hukukunda genellikle “icrai” (aktif davranışla işlenen) suçlar öne çıkarken, ihmal suretiyle işlenen suçlar pasif bir davranışın da cezai sonuç doğurabileceğini gösterir. Bu yönüyle madde, hem suçun sınırlarını hem de bireyin sorumluluk alanını yeniden tanımlar.Kasten öldürme suçunun (TCK m.81) temel amacı, yaşam hakkını mutlak biçimde korumaktır. Ancak bazı durumlarda birey, yaşamı korumakla yükümlü olduğu halde hiçbir şey yapmayarak ölüm sonucuna neden olabilir. İşte bu durumda TCK m.83 devreye girer.
Bu makalede, ihmali davranışla kasten öldürme suçunun unsurları, uygulamadaki sorunlar, Yargıtay kararları ve doktrindeki görüşler ayrıntılı biçimde incelenecektir.

2. Suçun Yasal Dayanağı ve Hukuki Niteliği
TCK m.83, kasten öldürme suçunun özel bir görünüm biçimi olarak kabul edilir.Maddenin tam metni şöyledir:
“Kişinin, icrai davranışla kasten öldürme suçunu işlememekle birlikte, bu sonucu önlemek yükümlülüğü altında bulunmasına rağmen, bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle bir insanın ölümüne neden olması halinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur.”
Bu düzenleme, “icrai” (yapma) ve “ihmali” (yapmama) davranış arasındaki farkı ortaya koyar. Yani herkes her ihmalden sorumlu değildir; ancak ölümü önleme yükümlülüğü hukuken kendisine verilmiş olan kişiler, bu yükümlülüğü yerine getirmediklerinde kasten öldürme suçundan cezalandırılabilirler.
3. Suçun Unsurları
3.1. Maddi Unsur
İhmali davranışla kasten öldürmede, neticenin ölüm olması gerekir. Bu ölüm, failin aktif bir hareketiyle değil, pasif kalması sonucu meydana gelir.Maddi unsur üç temel bileşenden oluşur:
a. Davranışın İhmali Olması
Fail, yaşamı korumak için gerekli müdahaleyi yapmaz. Örneğin:
-
Bir doktor, acil durumdaki hastasına bilerek müdahale etmezse,
-
Bir ebeveyn, bebeğini beslemezse,
-
Bir cankurtaran, boğulan kişiyi bilerek kurtarmazsa,
ihmali davranış söz konusudur.
b. Garanti Yükümlülüğü (Garantenstellung)
İhmali davranışın cezai sonuç doğurabilmesi için, failin yaşamı koruma yükümlülüğü olması gerekir. Bu yükümlülük, dört kaynaktan doğabilir:
-
Kanun (örneğin ebeveynin çocuğuna karşı yükümlülüğü, TCK m.233)
-
Sözleşme (örneğin doktor-hasta veya öğretmen-öğrenci ilişkisi)
-
Önceki tehlikeli davranış (fail, daha önce tehlikeyi kendisi yaratmışsa)
-
Fiilî egemenlik (örneğin sürücünün, aracında taşıdığı yolcunun güvenliğini sağlama yükümlülüğü)
c. Nedensellik Bağı (İlliyet)
Failin ihmali davranışı ile ölüm sonucu arasında uygun bir illiyet bağı bulunmalıdır. Eğer ölüm, failin ihmali dışında gerçekleşmişse suç oluşmaz.Yargıtay’a göre, “failin pasif kalmasının ölüm sonucunu önleyebileceği ispatlanmadıkça, ihmali davranışla öldürme suçu oluşmaz.”
3.2. Manevi Unsur
TCK m.83, kasten işlenebilen bir suçtur. Fail, ölüm sonucunu öngörmeli ve bu sonucun meydana gelmesini istemelidir.
İhmali davranışta doğrudan kast ile olası kast ayrımı büyük önem taşır:
-
Doğrudan kast: Fail, ölüm sonucunu bilerek ve isteyerek müdahale etmez.
-
Olası kast: Fail, ölümün gerçekleşebileceğini öngörür ama buna kayıtsız kalır.
Örneğin bir doktor, hastanın öleceğini bildiği halde müdahaleden bilerek kaçınıyorsa doğrudan kast; “muhtemelen ölür ama ben karışmayayım” diyorsa olası kast söz konusudur.
4. İhmali Davranışın Unsurları
TCK m.83’te tanımlanan “ihmali davranışla kasten öldürme suçu”, klasik anlamda bir “yapma” eyleminden değil, “yapmama” yani hareketsizlikten doğan öldürme fiilinden söz eder. Ancak her ihmalin cezai sorumluluğa yol açmadığı unutulmamalıdır. Suçun oluşabilmesi için ihmali davranışın belirli unsurları taşıması gerekir:
4.1. Hukuki Yükümlülüğün Varlığı
İhmali davranıştan doğan cezai sorumluluk ancak failin belirli bir hukuki yükümlülüğü bulunması hâlinde gündeme gelir. Türk Ceza Kanunu’nun 83/1. maddesi bu noktada “belli bir yükümlülüğü yerine getirmemek” şartını arar.
Bu yükümlülük üç farklı kaynaktan doğabilir:
-
Kanundan doğan yükümlülük: Örneğin, ebeveynin çocuğunu koruma yükümlülüğü (TMK m.339 vd.) veya kamu görevlisinin görev alanına giren kişilerin güvenliğini sağlama yükümlülüğü.
-
Sözleşmeden doğan yükümlülük: Doktorun hastasına, cankurtaranın görevi sırasında boğulmak üzere olan kişiye yönelik müdahale yükümlülüğü bu kapsamdadır.
-
Önceki tehlikeli davranıştan doğan yükümlülük: Kişi, daha önce kendi fiiliyle bir tehlike yaratmışsa, o tehlikeyi ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Örneğin, arızalı silahını güvenli şekilde saklamayan kişinin ihmali sonucu ölüm meydana gelirse, bu yükümlülüğün ihlali TCK m.83 kapsamında değerlendirilir.
4.2. Fiili Olanak (Yapma İmkanı)
Failin, ölüm sonucunu önleyecek fiili bir imkânı bulunması gerekir. Eğer kişinin olay anında fiziksel veya objektif olarak müdahale etme imkânı yoksa, cezai sorumluluk doğmaz.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/3456 E., 2019/8121 K. sayılı kararında bu durumu şu şekilde açıklamıştır:
“Sanığın olay anında müdahale imkânı bulunmadığı, yardım çağırmak dışında ölüm sonucunu engelleyebilecek herhangi bir fiziksel olanağa sahip olmadığı anlaşıldığından, ihmali davranışla kasten öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmiştir.”
Bu yaklaşım, cezalandırmada adalet ve orantılılık ilkesi (TCK m.3) ile doğrudan bağlantılıdır.
4.3. Nedensellik Bağı
İhmali davranışla ölüm arasında nedensellik bağının bulunması zorunludur. Yani, fail yükümlülüğünü yerine getirseydi ölüm sonucu gerçekleşmeyecek idiyse, suçun bu unsurunun varlığı kabul edilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2018/94 E., 2020/115 K. kararında bu ilişkiyi şöyle tanımlamıştır:
“İhmali davranışla kasten öldürme suçunda nedensellik, failin hareketsiz kalmasıyla ölüm sonucu arasında hayatın olağan akışına uygun bir bağın varlığını gerektirir.”
5. Garanti Yükümlülüğü ve İhmali Suçun Sınırları
5.1. Garanti İlişkisi Nedir?
Garanti yükümlülüğü (Garantenstellung), failin bir başkasının yaşamını koruma yönünde özel bir sorumluluğa sahip olması anlamına gelir. Bu kavram, özellikle Alman Ceza Hukuku’ndan Türk hukukuna geçmiş olup, TCK m.83’ün özünü oluşturur.
Garanti yükümlülüğü bulunan kişi, başkasının hayatına yönelik tehlikeyi önlemediği takdirde, öldürme suçunun failigibi sorumlu tutulur.
5.2. Garanti Yükümlülüğünün Kaynakları
Garanti yükümlülüğü üç temel kaynaktan doğabilir:
-
Kanuni Garanti: Kanun tarafından belirlenen koruma yükümlülüğüdür. Örneğin, ebeveynin çocuğunu koruma sorumluluğu veya hemşirenin hastaya karşı görev yükümlülüğü.
-
Sözleşmesel Garanti: Taraflar arasındaki sözleşmeden doğan yükümlülüklerdir. Örneğin, bir cankurtaranın görevi sırasında boğulan kişiye müdahale etmemesi durumunda cezai sorumluluk doğabilir.
-
Önceki Tehlikeli Davranıştan Doğan Garanti: Failin daha önceki davranışıyla bir tehlike yaratmış olması hâlinde, bu tehlikeyi bertaraf etme yükümlülüğü doğar. Örneğin, açık alanda kontrolsüz şekilde ateş yakan kişinin yangın tehlikesine neden olması durumunda, yangının ölüme yol açması hâlinde bu kişi TCK m.83 uyarınca sorumlu tutulur.
5.3. Garanti Yükümlülüğünün Sınırları
Garanti yükümlülüğü mutlak değildir. Failin maddi imkânları, olayın koşulları ve tehlikenin yoğunluğu dikkate alınır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2019/4352 E., 2021/1189 K. kararında şu değerlendirmeyi yapmıştır:
“Sanığın mağdurun ölümünü önleme konusunda fiili imkânı bulunmasına rağmen, bu yükümlülüğü yerine getirmemesi sonucu ölüm meydana gelmiştir. Bu durum, TCK m.83 kapsamında ihmali davranışla kasten öldürme suçunu oluşturur.”
Ancak olayda failin risk altında bulunması veya müdahalenin makul bir tehlike doğurması hâlinde, cezai sorumluluk ortadan kalkabilir.
5.4. Uygulamada Garanti Yükümlülüğüne İlişkin Örnekler
-
Anne-babanın çocuğa karşı ihmali: Aç bırakma, gerekli tedaviyi yaptırmama veya tehlike karşısında önlem almama durumlarında doğrudan TCK m.83 uygulanır.
-
Doktorun tıbbi müdahaleyi yapmaması: Acil durumlarda gerekli müdahaleyi yapmayan hekim, ihmal sonucu ölüm meydana gelirse garanti yükümlülüğünü ihlal etmiş olur.
-
Kurtarma görevlisinin görevini ihmal etmesi: Sözleşmesel ve mesleki yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi cezai sorumluluk taşır.
6. Uygulamada Yargıtay Kararları
Doktorun Müdahale Etmemesi (YCGK 2017/485)
Bir hastanın yoğun bakımda kalp durması üzerine nöbetçi doktorun acil müdahalede bulunmadığı ve ölümün bu nedenle gerçekleştiği olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, ihmali davranışla kasten öldürme suçunun oluştuğuna karar vermiştir.
Anne-Babanın Yükümlülüğü (Yargıtay 1. CD 2021/1917 E.)
Çocuğuna uzun süre gıda vermeyen ve ölümüne sebep olan anne-babanın eylemi, garanti yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmiş; “aktif eylem olmasa da, yükümlülüğün yerine getirilmemesi ölümle sonuçlanmıştır” denilmiştir.
Trafik Kazası Sonrası Yardım Etmeme (Yargıtay 12. CD 2020/582 K.)
Sanığın çarptığı kişiye yardım etmeyerek olay yerinden kaçması durumunda, failin ihmali davranışıyla ölüm sonucuna neden olduğu kabul edilmiştir.
Bu içtihatlar, TCK m.83’ün sadece pasif bir davranışı değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluğu da kapsadığını ortaya koyar.
7. İhmali Davranışla Kasten Öldürme ile Diğer Suçların Farkı
TCK m.83, birçok suç tipiyle benzer sonuçlar doğurmasına rağmen, hem hukuki yapı hem de manevi unsur bakımından onlardan ayrılır. Özellikle kasten öldürme (m.81), taksirle öldürme (m.85) ve yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi (m.98) suçlarıyla arasındaki farkların doğru tespit edilmesi, uygulamada suç vasfının doğru belirlenmesi açısından zorunludur.
7.1. Kasten Öldürme (TCK m.81) ile Farkı
Kasten öldürmede fail, ölüm sonucunu aktif bir icrai davranışla gerçekleştirir. Yani fail, ölüm neticesini doğrudan doğuracak bir eylemde bulunur (örneğin silahla ateş etme, bıçaklama, zehir verme gibi). İhmali davranışla kasten öldürmede ise fail, yapması gerekeni yapmayarak ölümün gerçekleşmesine neden olur. Burada eylemsizlik aktif fiilin yerini alır. Örneğin,bir ebeveynin çocuğuna günlerce gıda vermemesi sonucu ölüm meydana gelirse, bu durumda fail TCK m.83 kapsamında cezalandırılır.Ancak aynı ebeveyn çocuğunu bilerek zehirleseydi, TCK m.81 kapsamında cezalandırılırdı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2019/3252 E., 2020/1943 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi:
“Failin ölüm sonucuna neden olan hareketi aktif değil, pasif bir eylemsizlik ise ve bu eylemsizlik, önleme yükümlülüğü altında gerçekleşmişse TCK m.83 uygulanır.”
Sonuç olarak, her iki durumda da kast vardır; fark, kastın eylemsizlik biçiminde tezahür etmesindedir.
7.2. Taksirle Öldürme (TCK m.85) ile Farkı
Taksirli suçlarda fail, ölüm sonucunu istemez; yalnızca dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal eder.
İhmali davranışla kasten öldürmede ise fail, ölüm sonucunu bilmekte ve onu önlememeye karar vermektedir. Yani kast unsuru mevcuttur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2018/14-185 E., 2019/320 K. sayılı kararında bu fark açıkça ortaya konmuştur:
“İhmali davranışla kasten öldürmede fail, ölüm sonucunu bilerek ve isteyerek önlememektedir. Oysa taksirli suçlarda failin iradesi, ölüm sonucuna yönelik değildir.”
Örneğin, hemşirenin yanlış ilaç vermesi sonucu hastanın ölümü taksirli öldürmedir ancak doktor, hastanın öleceğini bile bile müdahaleden kaçınırsa TCK m.83 devreye girer.
7.3. Yardım Etmeme Suçu (TCK m.98) ile Farkı
Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu, herkes için genel bir yükümlülük getirir:
“Tehlike altındaki kişiye imkân dahilinde yardım etmek.”
Bu suçun faili, genellikle özel bir hukuki sorumluluk taşımayan üçüncü kişidir.
TCK m.83 ise özel garanti yükümlülüğü bulunan kişiler içindir.
Örneğin, sokakta bir kazayı gören kişi yardıma gitmezse TCK m.98 uygulanır. Aynı durumda, kazaya sebep olan sürücü yaralıyı kurtarmakla yükümlüyken müdahale etmezse TCK m.83 uygulanır.
9. Cezanın Belirlenmesinde Orantılılık İlkesi (TCK m.3)
TCK m.3, “adalet ve kanun önünde eşitlik” ilkesini düzenler ve cezanın işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olması gerektiğini belirtir.Bu ilke, özellikle ihmali davranışla işlenen suçlarda cezalandırmanın ölçüsünü belirleyen en temel ölçüttür.
9.1. Orantılılık İlkesinin Önemi
İhmali davranış, icrai davranışa göre daha az dinamik bir eylemdir.Bu nedenle, failin pasifliği sonucu ölüm gerçekleşse bile, ceza belirlenirken ihmalin ağırlığı ve failin öngörü kabiliyeti değerlendirilmelidir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2018/633 K. kararında bu ilke şu şekilde vurgulanmıştır:
“Cezanın belirlenmesinde suçun işleniş biçimi, kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik dikkate alınmalıdır.”
Yani aynı netice (ölüm) gerçekleşmiş olsa bile, failin ihmali davranışının yoğunluğu ceza miktarını doğrudan etkiler.
9.2. İhmali Davranışta Orantılılık Nasıl Uygulanır?
TCK m.83/2, doğrudan bu dengeyi düzenler:
“İhmali davranışla kasten öldürme suçunun cezası, failin ihmali davranışının ağırlığına göre belirlenir.”
Buna göre
-
İhmal ağırsa (örneğin doktorun bilinçli olarak müdahale etmemesi), ceza tam uygulanır.
-
İhmal hafifse (örneğin failin fiziksel müdahale imkânı sınırlıysa), cezada indirime gidilir.
Bu esneklik, ceza adaletini korumayı amaçlar.
9.3. Yargıtay Uygulaması
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019/61 K. sayılı kararında,
“İhmali davranışın ağırlığı, olayın somut özellikleriyle ölçülmeli; failin fiili engelleyip engelleyemeyeceği objektif ölçütlerle belirlenmelidir.” denilmiştir.
Örneğin:
-
Failin ihmali davranışı sonucu ölüm kaçınılmaz ise cezada indirim yapılabilir.
-
Ancak failin müdahalesiyle ölüm önlenebilir iken, kasıtla pasif kalmışsa indirim uygulanmaz.
10. Sonuç
TCK m.83, Türk ceza hukukunda ihmali davranışın cezalandırılabilirliğini en açık biçimde düzenleyen normdur. Bu madde, yalnızca bir kişinin ölümüyle sonuçlanan pasifliği değil, aynı zamanda “hukuki sorumluluğun yerine getirilmemesi”ni cezalandırır.Garanti yükümlülüğü kavramı, ceza sorumluluğunun sınırlarını çizerken, hukuk devletinin bireyi koruma yükümlülüğünü de somutlaştırır.Uygulamada özellikle doktor ihmali, ebeveyn sorumluluğu, trafik kazası sonrası pasiflik gibi olaylar bu madde kapsamında değerlendirilir.
Sonuç olarak, ihmali davranışla kasten öldürme, hem vicdani hem hukuki açıdan ceza hukukunun en karmaşık alanlarından biridir.
