top of page

Tehdit Suçu (TCK 106) Nedir?

Makalenin içindekiler;

1. Tehdit Suçu (TCK 106) Nedir?

1.1. Yasal Tanım 

1.2. Korunan Hukuki Değer

1.3. Suçun Unsurları

1.3.1. Maddi unsur: Kötülük bildiren irade açıklaması

1.3.2. Objektif olarak ciddi korku yaratmaya elverişlilik

1.3.3. Mağdurun kendisi veya yakınına yönelmesi

1.3.4. Gıyapta tehdit ve irsal kastı

1.3.5. Manevi unsur

2. Tehdit Türleri

2.1. Hayata, Vücut Bütünlüğüne veya Cinsel Dokunulmazlığa Yönelik Tehdit

2.2. Malvarlığına veya Sair Kötülük Bildirimiyle Tehdit

3. Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri (TCK 106/2)

3.1. Silahla Tehdit (106/2-a)

3.2. Failin Kendini Tanınmayacak Hâle Koyması, İmzasız Mektup veya Özel İşaret (106/2-b)

3.3. Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi (106/2-c)

3.4. Örgütün Korkutucu Gücünden Yararlanarak İşleme (106/2-d)

4. Kadına Karşı Tehdit ve Özel Düzenlemeler

4.1. Kadına Karşı İşlenen Tehditte Alt Sınır Artışı

4.2. Sağlık Personeline Karşı Tehditte Artırım ve Erteleme Yasağı

5. Tehdit Suçunda Benzer Suçlarla Ayrım

5.1. Tehdit ve Hakaret Ayrımı

5.2. Tehdit ve Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma (TCK 123) Ayrımı

5.3. Tehdit ve Yağma Ayrımı

5.4. Tehdit ve Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Ayrımı

6. Zincirleme Suç (TCK 43) ve Birden Fazla Mağdura Tehdit

6.1. Aynı Anda Birden Fazla Mağdura Yönelen Tehdit

6.2. Yargıtay’ın Zincirleme Suç Uygulamaları

7. Şikâyet, Uzlaşma ve Zamanaşımı

7.1. Şikâyet Şartı

7.2. Uzlaşma

7.3. Zamanaşımı

8. Tehdit Suçunda Teşebbüs ve İştirak

8.1. Teşebbüs

8.2. İştirak Türleri (Azmettirme ,Yardım Etme ,Fail)

9. Cezanın Belirlenmesi, Zincirleme Suç Artırımı, Tekerrür, HAGB

9.1. Cezanın Belirlenmesi (TCK 61)

9.2. Zincirleme Suç Artırımı

9.3. Tekerrür Hükümleri ve 18 Yaş Altı Fail

9.4. HAGB , Erteleme ve Seçenek Yaptırımlar

10. Mağdurun Hakları ve Yapması Gerekenler

10.1. Delil Toplama

10.2. Şikâyet ve Başvuru Süreci

10.3. Avukat Desteği

11. Sanık Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler

11.1. İfade Sürecinin Yönetimi

11.2. Delil ve İletişim Analizi

11.3. Nitelendirme Hatalarının Sonuçları

12. Sonuç

1. Tehdit Suçu (TCK 106) Nedir?

Tehdit suçu, failin mağdura yönelttiği ve gelecekte bir kötülüğün gerçekleşeceğine dair ciddi bir bildirimden oluşan, bireyin irade serbestisine doğrudan saldırı niteliğinde olan bir suçtur. Failin amacı, mağdurun kendi özgür tercihinden uzaklaşmasını sağlamak, başka bir ifadeyle mağdurun davranış özgürlüğü üzerinde psikolojik hâkimiyet kurmaktır. Türk Ceza Kanunu, tehdidi yalnızca başka suçların unsuru olmaktan çıkararak bağımsız bir suç olarak düzenlemiş ve böylece mağdurun manevi bütünlüğünü korumayı ön plana almıştır.

Tehdit suçu yalnızca sözlü ifadelerle değil; jest, mimik, işaret, yazı, sosyal medya paylaşımı, sembolik hareketler veya mesaj yoluyla da işlenebilir. Dolayısıyla tehdit, şekil şartı olmayan, serbest hareketli bir suçtur. Önemli olan, failin mağdura yönelttiği kötülük bildirimidir. Bu bildirimin mağdurda korku yaratıp yaratmadığı değil, söz ve davranışların objektif olarak korku yaratmaya elverişli olup olmadığı esas alınır.

1.1. Yasal Tanım 

TCK m.106/1, tehdidi iki farklı kategori hâlinde düzenler: Birincisi, mağdurun veya yakınının hayatına, vücut bütünlüğüne ya da cinsel dokunulmazlığına yönelen ağır tehditlerdir. Bu tür tehditlerde soruşturma re’sen yapılır ve ceza aralığı 6 ay ile 2 yıl arasında değişir. Bu tehdit türü, mağdurun en temel haklarını hedef alması nedeniyle kanun koyucu tarafından daha ciddi değerlendirilmiştir.

İkinci kategori ise malvarlığı ve sair kötülük tehdididir. Bu hallerde tehdit, mağdurun başvurusu ile soruşturulan şikâyete bağlı suçlardandır. Kanun, bu tür tehditlerde adli para cezası veya daha düşük bir hapis cezası öngörerek suçun ağırlık derecesi bakımından bir farklılaştırma yapmıştır. Ayrıca, kadına karşı tehditte cezanın alt sınırının 9 ay olarak belirlenmesi, kanun koyucunun mağduriyetin toplumsal boyutunu dikkate alarak özel koruma sağlamayı amaçladığını gösterir.

1.2. Korunan Hukuki Değer

Tehdit suçunda korunan hukuki değer yalnızca mağdurun huzur ve sükûnu değildir; esas olarak bireyin özgürce karar verme ve belirli bir şekilde davranma özgürlüğü korunmaktadır. Kişinin iradesi üzerinde baskı kurmak, onu kendi tercihinden vazgeçirmeye zorlamak veya failin istediği davranışı yapmaya mecbur bırakmak, modern ceza hukukunda ağır bir hak ihlali olarak kabul edilir.

Ayrıca tehdit, bireyin kendisini güvende hissetme hakkını da doğrudan ihlal eder. Bu nedenle kanun koyucu, tehdit suçunu yalnızca somut bir zararın doğması halinde değil, bu zararın gerçekleşme ihtimaline işaret eden psikolojik baskı halinde de cezalandırmaktadır. Yani tehdit, manevi varlık üzerinde oluşturduğu etki nedeniyle korunmaya değer bağımsız bir hukuki menfaati hedef almaktadır.

1.3. Suçun Unsurları

1.3.1. Maddi Unsur: Kötülük İçeren İrade Açıklaması

Tehdit suçunun maddi unsurunu, failin mağdura yönelttiği kötülük içeren irade açıklaması oluşturur. Bu açıklama sözlü olabileceği gibi, işaretle, mesajla, yazıyla veya sembolik hareketlerle de gerçekleştirilebilir. Sözün içeriği kadar söylendiği ortam, mağdurun konumu, olayın tüm atmosferi de tehdidin mahiyetinin belirlenmesinde önem taşır.

Örneğin, failin silahını göstererek sessizce bakması dahi tehdit kapsamında değerlendirilebilir. Bu nedenle tehdidin mutlaka açık bir şekilde ifade edilmesi gerekmez; failin davranışının anlamı, mağdura ilettiği mesaj ve bu mesajın taşıdığı tehlike yeterlidir.

1.3.2. Objektif Ciddiyet

Tehdidin suç sayılabilmesi için, mağdurun kişisel hassasiyetlerinden bağımsız olarak objektif olarak ciddi bir korku yaratmaya elverişli olması gerekir. Yani tehdit, makul bir kişide korku veya endişe yaratmaya elverişli bir içeriğe sahip olmalıdır. Bu değerlendirme yapılırken failin davranış biçimi, olayın gerçekleştiği yer, zaman ve tüm diğer somut koşullar birlikte ele alınır.

Bu nedenle mağdurun “ben korkmadım” demesi suçu ortadan kaldırmaz. Aynı şekilde mağdurun aşırı hassasiyeti de tehdit suçunun oluşması için yeterli değildir. Önemli olan, söz ve davranışların toplumun ortalama bir bireyinde korku yaratmaya elverişli olup olmadığıdır.

1.3.3. Yakın veya Mağdura Yönelme

Tehdit, sadece mağdurun kendisine değil, mağdurun yakınlarına yöneltildiğinde de suç oluşur. Ancak bu yakınlık bağının somut olarak ispatlanabilir ve hukuken korunmaya değer bir ilişki olması gerekir. Failin mağdurun tanımadığı bir kişiye zarar vereceğini söylemesi tehdidi oluşturmaz; ancak eş, çocuk, kardeş gibi yakınlara yönelen tehdit doğrudan mağdura yapılmış sayılır.

1.3.4. Gıyapta Tehdit ve İrsal Kastı

Tehdit beyanının mağdurun yokluğunda yapılması durumunda suçun oluşması için “irsal kastı” aranır. Bu kavram, failin sarf ettiği sözlerin mağdura iletilmesini bilerek ve isteyerek söylemesi anlamına gelir. Örneğin fail, bir arkadaşına “onu öldüreceğim, duyursun” diyorsa tehdit oluşur. Ancak fail, sözlerini mağdura iletilmesini istemeden sadece öfkesini ifade ederken söylüyorsa tehdit suçu oluşmayabilir.

1.3.5. Manevi Unsur

Tehdit suçunun manevi unsuru kasttır. Failin tehdit içeren beyanı bilerek ve isteyerek yapması gerekir. Failin gerçekten tehditte belirttiği kötülüğü gerçekleştirme gücüne sahip olup olmaması önemli değildir. Önemli olan mağdura böyle bir kötülüğün gerçekleşeceği yönünde ciddî bir mesaj vermesidir.

TCK 106 Tehdit Suçu

2. Tehdit Türleri

Tehdit suçu, mağdura yöneltilen kötülüğün niteliğine göre iki ana kategoriye ayrılır: hayata, vücut bütünlüğüne veya cinsel dokunulmazlığa yönelen tehditler ile malvarlığına veya sair kötülük bildirimine dayalı tehditler. Bu ayrım, aynı zamanda suçun soruşturma yöntemini, yaptırım seviyesini ve nitelendirmesini doğrudan etkiler. Kanun koyucu, özellikle hayat, vücut bütünlüğü ve cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditlerin toplumsal tehlikelilik boyutunu dikkate alarak bu alanı daha ağır yaptırıma bağlamıştır.

Tehdidin türünün belirlenmesi, olayın çözümünde hayati önem taşır; zira yargı uygulamasında birçok olayda, tehdit ile hakaret veya huzur ve sükûnu bozma suçu karıştırılmaktadır. Bu nedenle, tehdidin hukuka uygun şekilde sınıflandırılması hem fail hem mağdur açısından doğrudan sonucu etkileyen bir konudur.

2.1. Hayata, Vücut Bütünlüğüne veya Cinsel Dokunulmazlığa Yönelik Tehdit (TCK 106/1-1 cümle)

Hayat, vücut bütünlüğü veya cinsel dokunulmazlığı hedef alan tehditler, ceza hukuku bakımından en ağır tehdit türüdür. Bu tehditlerle fail, mağdurun en temel, vazgeçilmez haklarına yönelik bir saldırı gerçekleştirme iradesini ortaya koymaktadır. Örneğin “Seni öldürürüm”, “Bacağından vururum”, “Sana tecavüz ettiririm” gibi ifadeler doğrudan bu kategoriye girer. Failin bu beyanları gerçekleştirme gücüne sahip olup olmaması önemli değildir; önemli olan, mağdur açısından objektif olarak ciddî bir tehlike yaratmasıdır.

Bu tehdit türü şikâyete bağlı değildir ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından doğrudan soruşturulur. Bu durum, tehdit edilen hukuki değerlerin ağırlığından kaynaklanır. Ayrıca Yargıtay, özellikle aile içi şiddet vakalarında, failin sistematik baskı ve korkutma amacıyla bu tür tehditleri kullanmasını daha ağır değerlendirmekte ve suçun oluşması için yüksek bir ispat standardı aramamaktadır.

2.2. Malvarlığına veya Sair Kötülük Bildirimine Dayalı Tehdit 

Bu tehdit türü, mağdurun hayatına veya vücut bütünlüğüne değil; malvarlığına, ekonomik değerlerine veya belirli bir sosyal-kültürel değere yönelen kötülük bildirimleri olarak karşımıza çıkar. Örneğin “Arabayı yakarım”, “Dükkanını basarım”, “Camlarını kırarım”, “Mahallede senin hakkından konuşurum” gibi beyanlar bu kapsamdadır. Bu tehdit türünün en belirgin özelliği, şikâyete bağlı olmasıdır. Mağdur şikâyetten vazgeçerse soruşturma ve kovuşturma düşer.

Uygulamada Yargıtay, malvarlığına yönelik tehditleri değerlendirirken tehdidin objektif ciddiyetini dikkate alır. Örneğin, tehdit edilen malvarlığı unsuru önemsiz olsa bile, failin sözlerinin mağdur üzerinde baskı kurmaya elverişli olup olmadığı değerlendirilir. Ayrıca malvarlığına yönelik tehditlerin, fail tarafından çoğu zaman çıkar sağlama amacıyla kullanılması sebebiyle yağma suçu ile karıştırılabildiği; bu nedenle suç vasfının doğru belirlenmesinin kritik önem taşıdığı görülmektedir.

3. Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri (TCK 106/2)

Nitelikli tehdit hallerinde suçun işleniş biçimi ve mağdur üzerinde yaratılan baskının yoğunluğu arttığı için ceza da önemli ölçüde yükseltilmiştir. Kanun koyucu, tehdit fiilinin niteliğini ağırlaştıran bazı davranışları açıkça saymış; bu davranışların hem mağdur açısından yarattığı korku seviyesini hem de failin suç işleme iradesinin ağırlığını dikkate almıştır. Nitelikli tehditlerde ceza iki yıldan beş yıla kadar çıkabilmekte ve suçun soruşturulması re’sen yapılmaktadır.

Bu nitelikli haller yalnızca tehdidin teknik yönünü değil, aynı zamanda toplumsal güvenliği tehdit eden unsurları da içerir. Örneğin örgüt adına tehdit, bireysel bir korkutmanın çok ötesinde toplumsal düzeni hedef alan bir eylem olarak görülmekte ve bu nedenle çok daha ağır şekilde cezalandırılmaktadır.

3.1. Silahla Tehdit (106/2-a)

Silahla tehdit, tehdidin en ağır türlerinden biridir çünkü failin tehdit beyanı silahın varlığıyla somut bir güç gösterisine dönüşür. TCK m.6’da “silah” kavramı geniş biçimde tanımlanmıştır ve ateşli silahlardan kesici-delici aletlere, saldırıya elverişli diğer nesnelere kadar çok geniş bir alanı kapsar. Bu nedenle failin silahı doğrudan mağdura doğrultması şart değildir; silahın gösterilmesi, görünür şekilde taşınması veya tehdit amacıyla ortama getirilmesi yeterlidir.

Yargıtay uygulamasında kurusıkı silah dahi nitelikli tehdit kapsamında değerlendirilmektedir. Failin tehdit beyanı sırasında silahın dolu olup olmadığı, çalışır durumda olup olmadığı veya gerçek silah olup olmadığı değerlendirmeyi etkilemez. Önemli olan, silahın mağdur üzerinde yarattığı korkunun yoğunluğu ve objektif tehlike algısıdır.

3.2. Maskeyle, İmzasız Mektupla, Özel İşaretle Tehdit (106/2-b)

Maske takarak, yüzünü gizleyerek, ses değiştirici cihaz kullanarak veya imzasız mektupla yapılan tehditler, mağdurun faile ulaşma imkânını ortadan kaldırarak korku düzeyini artırmaktadır. Bu nedenle kanun koyucu bu tür tehditleri nitelikli hal olarak düzenlemiştir. Failin kimliğini gizlemesi, mağdurun kendisini savunma imkânını önemli ölçüde zayıflatır ve tehditteki tehlikelilik derecesini artırır.

Ayrıca özel işaretlerle tehdit, örneğin kapıya kanlı bıçak resmi bırakmak, anonim mesaj göndermek, duvara tehdit içerikli semboller çizmek gibi davranışlarla da gerçekleşebilir. Bu tür eylemler, mağdurun sürekli bir tehlike altındaymış gibi hissetmesine sebep olur ve tehdit suçunun sosyal tehlikelilik düzeyini yükseltir.

3.3. Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Tehdit (106/2-c)

Failin tehdit eylemini diğer kişilerle birlikte gerçekleştirmesi, mağdur üzerindeki baskı gücünü büyük ölçüde artırır. Nitelikli tehdit kapsamına alınmasının sebebi, mağdurun birden fazla kişiyle karşı karşıya kaldığında kendisini savunma imkânının azalmasıdır. Ayrıca tehdit eyleminin birlikte yapılması, fail grubunun daha organize veya sistematik bir baskı kurduğu izlenimini yaratır.

Bu nitelikli halde önemli bir nokta, birden fazla failin önceden anlaşmış olmasının şart olmadığıdır. Yargıtay, aynı ortamda birlikte bulunmayı ve tehdidin birlikte icra edilmesini kafi görmektedir. Bu durum, özellikle kavga ortamlarında veya grup hâlinde işlenen tehditlerde sıkça karşımıza çıkar.

3.4. Örgütün Korkutucu Gücünden Yararlanarak Tehdit (106/2-d)

Örgüt gücünden yararlanarak tehdit, tehdit suçunun en ağır nitelikli halidir. Failin suç örgütü üyesi olması gerekmez; önemli olan mağdurun failin örgütsel güçten yararlandığı izlenimine kapılmasıdır. Bu algı, mağdurun tehdit karşısında tamamen savunmasız hissetmesine sebep olur ve korku yoğunluğunu olağanüstü şekilde artırır.

Bu tür tehditlerde mağdur yalnızca kişisel bir saldırının hedefi değildir; arkasında daha büyük ve organize bir gücün olduğu algısıyla hareket eder. Bu nedenle kanun koyucu, örgüt adına tehditleri toplum güvenliğine yönelen bir tehlike olarak kabul eder ve cezayı ağırlaştırır.

4. Kadına Karşı Tehdit ve Özel Düzenlemeler

Kadına karşı tehdit suçu, Türk ceza mevzuatında yapılan son değişikliklerle özel olarak ağırlaştırılmış bir tehdit türü haline gelmiştir. 7406 sayılı Kanun ile TCK 106’ya eklenen hüküm, kadına karşı işlenen tehditlerde cezanın alt sınırının 9 aydan az olamayacağını düzenleyerek kadınların maruz kaldığı şiddet ve baskı davranışlarının önüne geçmeyi amaçlamıştır. Kadınların toplumsal yaşamda sıklıkla karşı karşıya kaldığı tehdit, korkutma ve yıldırma eylemleri göz önüne alınarak gerçekleştirilen bu düzenleme, hem toplumsal bilinç düzeyini artırma hem de pratikte caydırıcılığı güçlendirme amacı taşır.

Özellikle aile içi şiddet, eski eş veya partner tarafından tehdit, iş ortamında baskı içeren davranışlar gibi yaygın biçimlerde karşılaşılan tehdit fiilleri, kadınlar açısından çoğu zaman uzun süreli psikolojik baskı aracına dönüşmektedir. Bu nedenle kanun koyucu, kadınların korunması amacıyla hapis cezasının alt sınırını yükseltmiş ve bu tür tehditlerin adli süreçlerde sıradanlaştırılmasının önüne geçmiştir. Uygulamada savcılık ve mahkemeler, kadınlara yönelik tehditlerde mağdurun korunması amacıyla ivedi tedbirler ve koruma mekanizmalarını da devreye sokmaktadır.

4.1. Kadına Karşı Tehdit (7406 s. Kanun)

Kadına karşı tehdit suçunda yaptırımın ağırlaştırılmasının temel gerekçesi, kadınların fiziksel, ruhsal ve sosyal hassasiyetlerinin tehdit eylemlerinden daha fazla etkilenmesidir. Çoğu olayda tehdit, fiziksel şiddetin ön aşaması olarak ortaya çıkmakta, kadın mağdurlar failin baskısı altında uzun süreli bir korku travmasına maruz kalmaktadır. Bu nedenle cezaların alt sınırının yükseltilmesi, failin cezasızlık algısını engelleyen ve mağdurun güvenliğini merkeze alan önemli bir düzenlemedir.

7406 sayılı değişiklik, yalnızca aile içi ilişkilerde değil, sokakta, işyerinde, sosyal medyada, telefon üzerinden veya tanımadığı bir erkek tarafından yöneltilen tehditler için de geçerlidir. Yargılama sırasında kadına yönelmiş tehdit açıkça tespit edildiğinde, hâkim cezayı 9 ayın altında belirleyemez. Bunun doğal sonucu olarak HAGB, erteleme ve seçenek yaptırımlar konusunda daha dikkatli bir değerlendirme yapılmakta, mağdurun korunması öncelik haline getirilmektedir.

4.2. Sağlık Personeline Karşı Tehdit

Sağlık personeline yönelik tehdit suçları, pandemi süreci ve artan şiddet olayları nedeniyle özel bir düzenlemeye kavuşmuştur. 3359 sayılı Kanun’un Ek 12. maddesi, sağlık personeline görevlerinden dolayı yöneltilen tehditlerin cezalarının yarı oranında artırılacağını hükme bağlamıştır. Bu düzenlemenin amacı, sağlık çalışanlarının görevlerini güvende ve huzur içinde yapabilmelerini sağlamak, kamu hizmetinin kesintiye uğramasını engellemek ve hastaların güvenli tedavi hakkını korumaktır.

Bu tür tehditlerde yalnızca ceza artırımı değil, aynı zamanda önemli bir infaz ve usul değişikliği de getirilmiştir. Sağlık personeline yönelik tehdit suçlarında TCK 51’deki hapis cezasının ertelenmesine ilişkin hükümler uygulanmaz. Ayrıca şüpheliler derhâl yakalanır ve sağlık çalışanı mağdurun ifadesi kendi bulunduğu çalışma ortamında alınır. Böylece mağdurun ikinci kez mağdur edilmesinin önüne geçilmekte ve tehdit fiilinin soruşturmasında hız ve etkinlik sağlanmaktadır.

5. Tehdit Suçunda Benzer Suçlarla Ayrım

Ceza yargılamasında tehdit suçu çoğu zaman hakaret, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma veya yağma suçlarıyla karıştırılmaktadır. Bu nedenle suçun doğru nitelendirilmesi büyük önem taşır. Tehdit suçunun temel karakteri, mağdurun geleceğe yönelik bir kötülüğe maruz bırakılacağına dair ciddi ve objektif bir korku yaratılmasıdır. Hakaret suçunda ise amaç, mağdurun onur ve saygınlığını rencide etmektir; gelecekte bir saldırı tehdidi içermediği sürece tehdit suçunun unsurları oluşmaz.

Tehdit ile yağma arasındaki ayrım da önemlidir. Fail bir malın devrini sağlamak amacıyla tehditte bulunuyorsa, eylem tehdit değil yağma suçunu oluşturur. Yargıtay uygulaması bu konuda oldukça nettir: “Parayı vermezsen seni öldürürüm” şeklindeki bir beyan tehdit değil, cebir/tehdit kullanarak mal elde etmeye yöneldiği için doğrudan yağmadır. Bu ayrımın doğru yapılması, hem failin ceza politikasının doğru belirlenmesi hem de mağdurun etkin korunması açısından zorunludur.

5.1. Tehdit ve Hakaret Ayrımı

Hakaret suçunda mağdurun kişilik haklarına yönelik saldırı söz konusudur; fail mağdurun onur, şeref ve saygınlığını hedef alır. Tehdit suçunda ise odak noktası mağdurun gelecekte maruz kalacağı kötülük korkusudur. İki suç arasında zaman zaman kesişmeler bulunsa da, Yargıtay’a göre “şerefe saldırı” niteliğindeki sözler tek başına tehdit olarak değerlendirilmez. Ancak hakaret içeren söz aynı zamanda bir kötülük tehdidi taşıyorsa, örneğin “Seni rezil ederim, seni mahvederim” gibi ifadeler objektif olarak gelecekteki zarar ihtimalini gösteriyorsa, tehdit suçu da oluşabilir.

Adli makamlar, suçun ayrımını yaparken failin kastını, kullanılan ifadelerin bağlamını ve mağdur üzerindeki etkiyi değerlendirir. Bu nedenle her hakaret içeren cümle tehdit sayılmayacağı gibi, her tehdit beyanı da hakaret olarak nitelendirilemez. Somut olayın şartları, tehdit unsurunun objektif ciddiyet taşıyıp taşımadığı yönünden incelenmelidir.

5.2. Tehdit ve Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma (TCK 123)

Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu, failin mağduru rahatsız edici davranışlarda bulunması, sürekli araması, kapısına gelmesi, ısrarlı biçimde dikkat çekici sözler söylemesi gibi eylemleri kapsar. Bu suçta asıl amaç, mağdurun günlük yaşam düzenini ve psikolojik huzurunu bozmaktır. Ancak tehdit suçunun oluşması için ciddi bir kötülük beyanı gerekir. Yalnızca rahatsız edici davranışlar ciddi tehlike içermiyorsa TCK 106 değil, 123 uygulanır.

Bu ayrım özellikle komşuluk uyuşmazlıklarında, işyeri tartışmalarında ve sokakta yaşanan gerilimlerde sıkça karşımıza çıkar. Örneğin “Seninle daha çok uğraşırım” sözü tek başına tehdit sayılmaz; fakat “Senin hesabını soracağım, seni vuracağım” sözleri ciddi tehlike içerdiği için tehdit suçunu oluşturur. Yargıtay, mağdurun kişisel hassasiyetinden ziyade objektif ciddiyet kriterine dikkat eder.

5.3. Tehdit ve Yağma Ayrımı

Tehdit suçu ile yağma (gasb) suçu arasında en kritik fark, tehdidin ne amaçla kullanıldığıdır. Fail, mağdurdan herhangi bir malı, parayı veya ekonomik değeri zorla elde etmek amacıyla tehditte bulunuyorsa, bu durumda eylem sıradan bir tehdit olarak değil, TCK 148 ve 149 kapsamındaki yağma suçu olarak değerlendirilir. Yağma suçunun temel niteliği, cebir veya tehdit kullanılarak bir malın devrinin sağlanmasıdır. Bu nedenle tehdit, yağmanın unsurudur; yağma suçunda tehdit, yağmanın basit bir parçası olup ayrıca tehditten ceza verilmez.

Yargıtay uygulaması, bu ayrımı titizlikle denetler. Örneğin “Parayı vermezsen seni öldürürüm” şeklindeki bir beyan, failin amacı mağdurun parasını almak olduğundan doğrudan yağma sayılır. Buna karşılık sırf korkutma amacıyla “Seni öldürürüm, sen görürsün” gibi sözler yağma içermediği için tehdit olarak değerlendirilir. Dolayısıyla bu iki suç arasındaki ayrım, failin kastı, mağdurdan bir talepte bulunulup bulunulmadığı ve tehdit sonucunda mağdurun malvarlığı üzerinde bir tasarrufa zorlanıp zorlanmadığına göre belirlenir.

5.4. Tehdit ve Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması

Bazı olaylarda failin tehdit amacıyla gerçekleştirdiği eylemler aynı zamanda genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu (TCK 170) oluşturabilir. Özellikle havaya ateş açma, kapıya ateş etme, bir aracı insanların üzerine sürme gibi eylemler hem tehdit unsuru taşır hem de halkın güvenliğini tehlikeye sokar. Bu gibi durumlarda suçun doğru nitelendirilmesi önemlidir; eylem yalnızca bazı kişilere yönelik ise tehdit olarak, çok sayıda kişinin güvenliğini riske atıyorsa genel güvenliği tehlikeye sokma olarak değerlendirilir.

Yargıtay kararlarında sıkça görülen örneklerden biri, failin kavga sırasında yere ateş ederek karşı tarafı korkutmasıdır. Bu durumda tehdit suçu oluştuğu kabul edilir; çünkü fail doğrudan muhatabını korkutmayı amaçlamaktadır. Ancak failin ateş açması sokaktaki diğer insanların can güvenliğini de tehlikeye atacak şekilde gerçekleşmişse, tehdit ile birlikte TCK 170 kapsamında ek bir değerlendirme yapılır. Böyle durumlarda hangi suçun öncelikli olduğu ve içtima ilişkisi somut olayın şartlarına göre belirlenir.

6. Zincirleme Suç (TCK 43) ve Birden Fazla Mağdura Tehdit

Tehdit suçunda zincirleme suç hükümleri özellikle önem taşır, çünkü tehdit fiilleri çoğu zaman aynı anda birden fazla kişiye yönelir. TCK 43’e göre fail, tek bir fiille birden fazla kişiyi tehdit ederse, tek bir tehdit suçu oluşur; ancak ceza artırılarak uygulanır. Bu düzenlemenin amacı, failin tek hareketle birden fazla kişiyi korkutmasını ağırlaştırıcı bir faktör olarak değerlendirmektir. Nitekim Yargıtay, “yarın ekmek vermezseniz camlarınızı kırarım” şeklindeki beyanı iki mağdura yöneltildiği için tek tehdit olarak kabul etmiş, fakat TCK 43 gereği artırıma gidilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Zincirleme suç yalnızca aynı anda değil, aynı suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda işlenen tehditler için de geçerlidir. Fail belirli bir süreç boyunca mağduru aynı amaç doğrultusunda tehdit ediyorsa zincirleme hükümler uygulanabilir. Örneğin failin bir ay boyunca belirli aralıklarla mağduru “seni öldüreceğim” diyerek tehdit etmesi, tek bir suçun zincirleme şekilde işlenmesi olarak değerlendirilebilir. Böylece fail hem davranışlarının sürekliliği hem de mağdur üzerindeki baskıyı artırması nedeniyle daha ağır cezalandırılır.

6.1. Aynı Anda Birden Fazla Mağdura Tehdit

Aynı beyanla birden fazla kişinin tehdit edilmesi hâlinde suç tek fiille işlendiği için tek ceza verilir; ancak TCK 43/2 uyarınca ceza zincirleme suç kapsamında artırılır. Bu durum özellikle toplu olaylarda, aile içi tartışmalarda, kalabalık ortamlarda yapılan tehditlerde sıkça görülür. Örneğin failin “hepinizin işini bitiririm” şeklindeki sözü tek bir tehdit sayılır ama mağdur sayısı ne kadar yüksekse artırım da o oranda yükselir.

Yargıtay, aynı anda yönelen tehditlerde mağdurların kişisel durumları, tehdidin algılanış biçimi ve tehditten doğan korku derecesini ayrı ayrı değerlendirmez. Önemli olan tehdit ifadesinin aynı olay dizisi içinde yöneltilmiş olmasıdır. Bu durum, uygulamada hem faile verilecek cezanın oransal olarak artırılmasını hem de mağdur sayısının hukuken dikkate alınmasını sağlar.

6.2. Yargıtay Örnekleri

Yargıtay’ın zincirleme tehdit uygulaması konusunda çok sayıda içtihadı bulunmaktadır. Örneğin 4. Ceza Dairesi’nin 2024/2330 sayılı kararında failin aynı anda iki kişiye “camlarınızı kırarım” demesi tek fiil kabul edilmiş ve zincirleme suç artırımıyla cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir. Benzer şekilde site güvenlik görevlisine silah doğrultarak “vururum” diyen failin eylemi de nitelikli tehdit kapsamında değerlendirilmiştir.

Telefonla tehdit, sosyal medya tehditleri, toplu mesajlar veya bir WhatsApp grubunda aynı anda birden fazla kişiye yönelen tehditlerde de zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bu içtihatlar sayesinde tehdit suçunun işleniş biçimi geniş yorumlanmakta, teknolojik araçlarla işlenen tehditlerin de klasik tehdit yöntemlerinden farksız biçimde cezalandırılması sağlanmaktadır.

7. Şikâyet, Uzlaşma ve Zamanaşımı

Tehdit suçunun soruşturulması bakımından şikâyet şartı büyük önem taşır. Tehdit suçunun yalnızca malvarlığına veya sair kötülük bildirmeye ilişkin olan türü (TCK 106/1-2) şikâyete bağlıdır. Bunun dışında hayat, vücut veya cinsel dokunulmazlığa ilişkin tehditler re’sen soruşturulur ve savcılık doğrudan harekete geçer. Bu ayrım, mağdurun takdir yetkisini koruyan ve ağır tehditlerin cezasız kalmasını engelleyen bir mekanizmadır.

Uzlaşma ise yalnızca basit tehditte mümkündür. Fail ile mağdurun anlaşması hâlinde ceza yargılaması düşer ve uzlaşma raporu bağlayıcıdır. Uzlaşma teklif edilmeden karar verilmesi, Yargıtay tarafından bozma sebebi sayılmaktadır. Zamanaşımı ise tehdit türüne göre değişir: basit tehditte 4 yıl, nitelikli veya re’sen takip edilen tehditlerde ise 8 yıllık zamanaşımı uygulanır.

7.1. Şikâyet Şartı

Şikâyet hakkı, mağdura bir tür takdir alanı tanır. Basit tehdit niteliğindeki olaylarda mağdurun şikâyetçi olmaması hâlinde soruşturma yapılamaz. Ancak ağır tehditlerde mağdur şikâyetçi olmasa bile kamu düzeni gereği savcılık re’sen işlem yapar. Dolayısıyla şikâyete bağlılık yalnızca malvarlığına ve sair kötülük bildirimine yönelmiş tehditler için geçerlidir.

Şikâyetin süresi öğrenmeden itibaren 6 aydır. Süresi içinde kullanılmayan şikâyet hakkı düşer. Uygulamada şikâyetin geri alınması mümkündür; fakat nitelikli tehditlerde şikâyet geri alınsa bile yargılama devam eder, çünkü bu suçlar kamu düzenini ilgilendirir.

7.2. Uzlaşma

Uzlaşma, fail ile mağdur arasında ceza hukuku anlamında barışı sağlayan alternatif bir çözüm yöntemidir. Ancak yalnızca şikâyete bağlı basit tehdit suçu uzlaşma kapsamındadır. Uzlaşma sürecinin usulüne uygun yürütülmesi gerekir; savcılık veya mahkeme tarafından taraflara uzlaşma önerilmesi zorunludur. Aksi hâlde verilen karar hukuka aykırı olur ve Yargıtay tarafından bozulur.

Uzlaşma sağlanırsa dava düşer ve fail hakkında hükme yer olmadığına karar verilir. Uzlaşma belgesi bağlayıcıdır ve yeniden soruşturma yapılamaz. Bu nedenle uzlaşma, özellikle aile içi küçük çaplı tartışmalarda pratik ve çözüm odaklı bir yöntem olarak karşımıza çıkar.

7.3. Zamanaşımı

Tehdit suçunda zamanaşımı, tehdidin niteliğine göre belirlenir. Basit tehditte (TCK 106/1-2) dava zamanaşımı 4 yıldır. Hayata, vücut bütünlüğüne veya cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditlerde zamanaşımı 8 yıldır. Zamanaşımının dolması hâlinde dava düşer ve faile ceza verilemez. Bu sürelerin hesaplanmasında suçun işlendiği tarih esas alınır.

Yargıtay’ın birçok kararında zamanaşımı nedeniyle davaların düşürüldüğü görülmektedir. Özellikle uzun süredir işlem yapılmayan dosyalarda zamanaşımı ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Zamanaşımı, ceza muhakemesinin adil yargılanma süresi içinde tamamlanmasını teşvik eden önemli bir mekanizmadır.

8. Tehdit Suçunda Teşebbüs ve İştirak

Tehdit suçu, genel olarak “sırf hareket suçu” niteliğindedir; yani fail, tehdit içerikli beyanını mağdura yönelttiği anda suç tamamlanmış olur. Bu nedenle çoğu durumda tehdit suçunda teşebbüs hükümleri uygulanmaz. Örneğin bir kişinin “seni öldüreceğim” şeklindeki mesajı göndermesiyle suç oluşur; mesajın ulaşıp ulaşmaması bile çoğu zaman suçun tamamlanması için yeterlidir. Çünkü Yargıtay’a göre, tehdit beyanının mağdura iletilmesi amacıyla gerçekleştirilen her hareket, irsal kastı mevcut ise suçu oluşturur. Bu nedenle tehdit suçunda teşebbüs ancak istisnai hâllerde mümkündür.

Bu istisnai durum, tehdit beyanının mağdura ulaşmak üzere hazırlanmasına rağmen objektif nedenlerle ulaşmaması hâlidir. Örneğin failin mağduru tehdit etmek amacıyla bir mektup yazıp gönderirken mektubun postada ele geçirilmesi; yahut failin imzasız tehdit notunu kapının altından atmaya çalışırken yakalanması gibi durumlarda suç teşebbüs aşamasında kalabilir. Burada önemli olan, failin tehdidi mağdura iletme iradesinin (irsal kastı) bulunmasıdır. Eğer failde böyle bir amaç yoksa, örneğin espri veya günlük konuşma arasında üçüncü kişiye söylenen ciddiyetsiz ifadeler varsa tehdit suçu oluşmaz.

8.1. Teşebbüs

Tehdit suçunun sırf hareket suçu olması, teşebbüsün uygulanma alanını oldukça daraltır. Suçun tamamlanması için failin tehdidin mağdura ulaşmasını sağlama amacı taşımış olması yeterlidir. Dolayısıyla telefonla arayıp ulaşamayan ancak tehdit içerikli mesaj bırakan fail hakkında suç tamamlanmış kabul edilir. Aynı şekilde sosyal medyada mağduru etiketleyerek tehdit eden failin paylaşımı mağdur tarafından görülmemiş olsa bile, tehdit kastı nedeniyle suç tamamlanır.

Ancak tehdidin mağdura iletilmesi amacı güdülmediği sürece, örneğin fail doğrudan mağdura söylenmesi için sözleri bir üçüncü kişiye aktarmamışsa, burada teşebbüs değil, suçun unsurlarının oluşmaması gündeme gelir. Dolayısıyla teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için hem mağdura yönelme iradesi hem de iletiğin objektif sebeplerle ulaşmamış olması gerekir.

8.2. İştirak

Tehdit suçunda iştirak, genellikle birlikte işleme, azmettirme ve yardım etme şeklinde ortaya çıkar. Birden fazla kişi birlikte mağduru tehdit ediyorsa, ayrıca suçun nitelikli hâli olan TCK 106/2-c (birden fazla kişi ile birlikte tehdit) gündeme gelir. Bu durumda fail sayısı artırıcı bir nitelikli unsur olarak dikkate alınır ve ceza yükseltilir. Yargıtay’ın birçok kararında, önceden anlaşma bulunmasa bile olay yerinde iki veya daha fazla kişinin birlikte tehditte bulunmasının nitelikli tehdit sayıldığı görülmektedir.

Azmettirme şeklindeki iştirakte ise bir kişinin diğerini tehdit suçunu işlemeye yönlendirmesi gerekir. Örneğin borç meselesinde bir kişinin arkadaşını araya sokarak “Git onu tehdit et, borcunu ödesin” demesi azmettirmedir. Yine tehdit içerikli mesajın hazırlanmasına yardımcı olmak, mağdura gönderilmesi için ortam sağlamak gibi eylemler yardım etme kapsamında değerlendirilebilir. Bu nedenle tehdit suçu iştirak açısından geniş yorumlanan suçlardan biridir.

9. Cezanın Belirlenmesi, Zincirleme Suç Artırımı, Tekerrür, HAGB

Tehdit suçu işleyen fail hakkında cezanın belirlenmesi TCK’nın 61. maddesine göre yapılır. Hakim, failin kastının yoğunluğunu, tehdidin ağırlığını, mağdur üzerindeki etkisini, kullanılan aracın niteliğini (silah, maske, imzasız mektup vb.) ve olayın işlendiği ortamı dikkate alarak temel cezayı belirler. Özellikle silahla tehdit veya örgütün korkutucu gücünü kullanma gibi nitelikli hâller cezanın artmasına neden olur. Kadına karşı tehditte alt sınırın otomatik olarak yükseltilmesi de uygulamada önemli bir değişikliktir.

Zincirleme suç hâlinde TCK 43 uyarınca ceza artırılır. Tekerrür hükümleri öldürme, yağma gibi ağır suçlarda olduğu gibi uygulanır; ancak tehdit suçunda failin 18 yaşından küçük olması hâlinde tekerrür uygulanması yasaktır. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) çoğu tehdit türünde mümkündür; ancak sağlık personeline karşı işlenen tehdit suçlarında HAGB veya erteleme uygulanamaz. Bu durum, sağlık çalışanlarının korunması amacıyla getirilen özel bir düzenlemedir.

9.1. Cezanın Belirlenmesi

Cezanın belirlenmesinde hâkim, tehdidin mağdur üzerindeki objektif korkutuculuğunu esas alır. Failin olay sırasında silah göstermesi, mağdura yönelik önceki davranışları, tehdit sözlerinin ağırlığı, failin sabıkalı olup olmadığı gibi unsurlar cezanın artırılmasında rol oynar. Özellikle silahla tehdit, Yargıtay’a göre mağdur üzerinde ciddi korku yaratmaya elverişli olduğu için daha ağır cezalandırılır.

Bazı durumlarda tehdit sözlerinin niteliği hakaret suçuyla iç içe geçebilir. Bu hâllerde hakaret sözleri cezanın belirlenmesinde ayrıca dikkate alınır. Örneğin “Seni gebertirim, şerefsiz” gibi hem hakaret hem tehdit içeren sözlerde iki suç birlikte oluşabilir. Bu durumda fail hakaret ve tehditten ayrı ayrı cezalandırılır.

9.2. Zincirleme Suç Artırımı (TCK 43)

Zincirleme suç, failin aynı suç işleme kararı kapsamında birden fazla tehdit eylemi gerçekleştirmesi hâlinde gündeme gelir. Örneğin fail, mağduru her gün mesajla tehdit etmişse, bu durum zincirleme suç sayılır. Hâkim temel ceza belirledikten sonra TCK 43’e göre cezayı artırır. Artırım oranı üçte bir ile üçte iki arasında belirlenir.

Aynı anda birden fazla mağdura yönelen tehditlerde de zincirleme hükümler uygulanır. Bu hâlde mağdur sayısı artırım oranını etkileyebilir. Yargıtay, iki mağdurun olduğu tehditte artırım yapılması gerektiğini açıkça belirtmiştir. Bu düzenleme, failin mağdur sayısının fazlalığından elde ettiği güç ve baskıyı dikkate almayı amaçlamaktadır.

9.3. Tekerrür

Tekerrür hükümleri, failin daha önce işlediği suçtan mahkûm olması ve bu mahkûmiyetin kesinleşmiş olması şartıyla uygulanır. Tehdit suçunda tekerrür uygulanabilmesi için failin sabıkasının tekerrüre elverişli olması gerekir. Ancak TCK 58/5’e göre, fail suçu işlediği sırada 18 yaşından küçükse tekerrür hükümleri uygulanamaz.

Tekerrür uygulanması hâlinde fail cezasını mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çeker ve infaz sonrasında denetimli serbestlik süresi uzar. Bu nedenle tekerrür uygulaması fail açısından cezanın sonuçlarını ağırlaştıran önemli bir faktördür.

9.4. HAGB , Erteleme ve Seçenek Yaptırımlar

HAGB, tehdit suçunda çoğu zaman uygulanabilir; özellikle basit tehditte mahkemeler sıklıkla HAGB’ye başvurur. Ancak nitelikli tehditlerde, özellikle silahla tehditte, failin kişisel özellikleri, sabıkası ve eylemin ağırlığı dikkate alınarak HAGB reddedilebilir.

Sağlık personeline karşı tehditte ise HAGB ve erteleme yasağı bulunmaktadır. Bu düzenleme, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla getirilmiştir. Ayrıca erteleme ve seçenek yaptırımlar tehdit suçunda, özellikle şiddet veya silah içermeyen eylemlerde daha sık uygulanmaktadır.

10. Mağdurun Hakları ve Yapması Gerekenler

Tehdit suçu mağdur açısından ciddi psikolojik etkiler doğurabilir. Bu nedenle mağdurun haklarını bilmesi ve süreci doğru yönetmesi önemlidir. İlk yapılması gereken, tehdit fiiline ilişkin tüm delillerin toplanmasıdır. Mesajlar, ses kayıtları, kamera görüntüleri, tanık beyanları gibi her türlü veri delil niteliği taşır ve savcılık tarafından değerlendirilir. Delillerin eksiksiz sunulması, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesini sağlar.

Mağdur, savcılığa başvurarak şikâyetçi olabilir. Şikâyetin sözlü veya yazılı yapılması mümkündür. Savcılık gerekli araştırmayı yapar ve gerekirse koruma tedbirleri (örneğin uzaklaştırma kararı) uygulanmasını talep eder. Mağdur ayrıca avukat desteği alarak hem soruşturma hem de kovuşturma aşamalarında haklarını daha etkin biçimde savunabilir. Özellikle nitelikli tehditlerde profesyonel hukuki yardım büyük önem taşır.

10.1. Delil Toplama

Delillerin korunması, tehdit suçunda en kritik unsurlardandır. Tehdit içeren mesajların ekran görüntülerinin alınması, sosyal medya yazışmalarının kaydedilmesi, ses kayıtlarının saklanması gibi adımlar mağdur açısından büyük önem taşır. Yargıtay uygulamasında, telefon mesajları ve WhatsApp yazışmaları tehdit delili olarak sıklıkla kabul edilmektedir.

Kamera kayıtları, tanık anlatımları, apartman yönetimi kayıtları, güvenlik görevlilerinin beyanları gibi diğer deliller de tehdit fiilinin ispatında etkili olabilir. Bazı durumlarda mağdur tehdit altındayken ses kaydı alabilir; özel hayatın gizliliği ihlali tartışması olsa da, Yargıtay meşru savunma benzeri gerekçelerle bu tür kayıtları delil olarak kabul etmektedir.

10.2. Savcılığa Başvuru

Mağdurun savcılığa yapacağı başvuru, tehdit suçunun soruşturulması için ilk ve en önemli adımdır. Şikâyet dilekçesinde tehditin ne zaman, hangi koşullarda, kim tarafından gerçekleştirildiği açıkça belirtilmelidir. Deliller de dilekçeye eklenerek sunulmalıdır. Savcılık, gerekli gördüğü takdirde mağdurun ifadesini işyerinde veya evinde alabilir.

Savcılık ayrıca koruma tedbirleri de isteyebilir. Özellikle aile içi tehditlerde 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma, iletişim yasağı veya koruma altına alma gibi önlemler alınabilir. Savcılık, tehdit fiilinin niteliğine göre doğrudan iddianame düzenleyebilir veya uzlaşma sürecine yönlendirebilir.

10.3. Avukat Desteği

Tehdit suçuyla karşılaşan mağdur açısından avukat desteği, sürecin doğru yönetilmesini sağlar. Avukat, delil toplama sürecinde rehberlik eder, savcılık ve mahkeme aşamalarında mağdurun haklarını korur ve gerektiğinde tazminat davası açılmasına yardımcı olur. 

Ayrıca mağdur, tehditten doğan manevi zararları için tazminat talebinde de bulunabilir. Bu talep hem ceza davası sırasında katılan sıfatıyla hem de ayrıca hukuk mahkemelerinde açılacak bir tazminat davası yoluyla ileri sürülebilir.

11. Sanık Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler

Tehdit suçundan yargılanan sanık açısından delillerin analizi büyük önem taşır. Sanık, ifadelerinde tutarlı olmalı, olayın bağlamını açıklamalı ve mümkünse iletişimin tehdide değil, öfke anındaki kontrolsüz ifadeye dayandığını ispat etmeye çalışmalıdır. Bazı durumlarda sözler tehdit değil, hakaret veya huzur ve sükûnu bozma niteliğinde olabilir. Bu nedenle suça ilişkin doğru nitelendirme yapılmalıdır.

Sanığın lehine olabilecek delillerin toplanması da önemlidir. Olay sırasında mağdurun davranışları, iletişimin karşılıklı olup olmadığı, mesajlaşmaların tamamının incelenmesi gibi hususlar sanığın hukuki durumunu etkileyebilir. Ayrıca sanığın sabıkasız oluşu, pişmanlığı ve mağdurla uzlaşma iradesi cezanın belirlenmesinde olumlu etki yaratabilir.

11.1. İfade Stratejisi

Sanığın savunması, olayın seyrini ve failin kastını ortaya koyacağı için büyük öneme sahiptir. Sanık, tehdit kastı taşımadığını, sözlerinin sinir anında söylendiğini veya yanlış anlaşıldığını ileri sürebilir. Bu savunma, özellikle malvarlığına yönelik tehditlerde ve hafif nitelikli olaylarda etkili olabilir. Ancak silahla tehdit gibi ağır suçlarda bu savunma çoğunlukla yeterli görülmez.

İfade verirken çelişkili, değişken beyanlardan kaçınılmalıdır. Yargıtay, savunmanın olayla uyumlu ve tutarlı olmasını önemser. Ayrıca sanık, suçun nitelendirilmesine ilişkin hukuki hatalara karşı da dikkatli olmalı; hakaret veya TCK 123 kapsamında değerlendirilebilecek eylemlerle tehdit eylemlerinin ayrımında doğru hukuki yaklaşımı ortaya koymalıdır.

11.2. Delil İncelemesi

Sanık açısından delillerin bütünsel olarak incelenmesi gereklidir. Örneğin mağdurun tehdit içerikli mesajlara aynı tonda karşılık vermesi, bazı durumlarda rıza göstergesi olabilir. Bu tür olaylarda Yargıtay, mağdurun tehditten gerçek anlamda korkmadığını veya karşılıklı iletişim olduğunu belirleyerek sanığın beraatine karar verebilmektedir.

Ayrıca iletişim kayıtlarının eksiksiz sunulması önem taşır. Mağdur yalnızca bazı mesajları delil olarak sunmuşsa, sanık eksik delil nedeniyle lehine olan mesajları dosyaya ekleyerek savunmasını güçlendirebilir. Bu nedenle sanığın, deliller üzerinde aktif şekilde çalışması ve eksiklikleri gidermesi savunmanın başarısı için gereklidir.

11.3. Nitelendirme Hataları

Tehdit suçunda mahkemelerin sık yaptığı hatalardan biri, aslında TCK 123 (kişilerin huzur ve sükûnunu bozma) kapsamında kalan eylemleri TCK 106 kapsamında değerlendirmektir. Yargıtay, rahatsız edici sözlerin ciddi bir kötülük içermemesi hâlinde TCK 123 uygulanması gerektiğini defalarca vurgulamıştır. Bu nedenle sanık, tehdit suçunun unsurlarının oluşmaması hâlinde doğru nitelendirmeyi talep etmelidir.

Aynı şekilde bazı tehdit içerikli sözler yağma suçunun unsuru olabilir. Örneğin failin “parayı vermezsen seni öldürürüm” demesi tehdit değil yağma suçudur. Bu gibi durumlarda sanık lehine değil aleyhine bir sonuç doğabilir; bu nedenle müdafi tarafından olayın bağlamı titizlikle analiz edilmelidir.

12. Sonuç

Tehdit suçu, bireyin irade özgürlüğünü, güvenlik duygusunu ve ruhsal huzurunu koruyan en temel ceza normlarından biridir. TCK 106, tehdit suçunu kapsamlı şekilde düzenleyerek hem basit hem de nitelikli tehditleri belirlemiş, özellikle silah kullanımı, birden fazla kişiyle tehdit, örgüt gücünün kullanılması gibi ağır nitelikli tehditleri daha yüksek cezalarla yaptırıma bağlamıştır. Uygulamada tehdit suçu ile hakaret, yağma, huzur ve sükûnu bozma veya genel güvenliği tehlikeye sokma suçları arasındaki ayrım büyük önem taşımakta olup Yargıtay içtihatları bu ayrımı somut olay üzerinden dikkatle yapmaktadır.

Hem mağdur hem sanık açısından tehdit suçunda delil değerlendirmesi belirleyici rol oynar. Mağdur açısından delillerin doğru şekilde toplanması, savcılığa zamanında başvurulması ve gerektiğinde avukat desteği alınması sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlar. Sanık açısından ise doğru ifade stratejisi, delilleri eksiksiz sunma ve olayın hukuki niteliğinin doğru belirlenmesi önemlidir. Tüm bu unsurlar birlikte değerlendirildiğinde tehdit suçu, hem uygulamada hem doktrinde geniş yorum alanı olan ve hukuki analiz gerektiren önemli bir suç tipidir.

Yiğit Legal © 2025 Tüm hakları saklıdır.

bottom of page