top of page

TCK Madde 85 – Taksirle Öldürme Suçu (2025 Güncel İnceleme)

1. Giriş

Yaşam hakkı, hem Anayasa’nın 17. maddesinde hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2. maddesinde güvence altına alınmış en temel değerdir. Devletin bu hakkı koruma yükümlülüğü, yalnızca kasıtlı öldürme eylemlerine karşı değil, dikkatsizlik, özensizlik veya ihmal sonucu meydana gelen ölümler bakımından da geçerlidir. Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi, bu kapsamda bireylerin özen yükümlülüğünü ihlal ederek başkasının ölümüne sebebiyet vermesini cezalandırmaktadır.

Taksirle öldürme suçu, ceza hukukunda hem cezalandırma hem de toplumsal bilinç oluşturma işlevi taşır. Zira trafik kazaları, iş güvenliği ihmalleri veya tıbbi hatalar gibi durumlar yalnızca bireysel eylemler değil, kamusal güvenliği ilgilendiren sosyal olgulardır.

ChatGPT Image Oct 8, 2025, 05_31_35 PM.png

2. TCK 85’in Sistematik Konumu ve Tarihsel Gelişim

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi, “Hayata Karşı Suçlar” başlığı altında yer almaktadır. 765 sayılı eski Ceza Kanunu’nda benzer düzenleme bulunmakla birlikte, 2005 reformu ile madde hem daha sistematik hale getirilmişhem de bilinçli taksir kavramı açıkça düzenlenmiştir.

TCK m.85 şu şekildedir:

 

“(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil birden fazla kişinin ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümüyle birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa, iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Bu düzenleme, hem basit taksirli öldürmeyi hem de ağır sonuç doğuran çoklu ölüm/yaralama hallerini kapsar. Madde 85, doğrudan kusur sorumluluğu esasına dayanır ve failin kastı değil, dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlali esas alınır.

3. Taksir Kavramı ve Unsurları

Taksir, TCK m.22/2’de şu şekilde tanımlanır:

“Taksir; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle, suçun kanuni tanımında belirtilen neticenin öngörülmeyerek meydana getirilmesidir.”

Bu tanımdan hareketle, taksirin unsurları şunlardır:

  1. Bir fiilin bulunması (hareket veya ihmal),

  2. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık,

  3. Sonucun öngörülebilir olması,

  4. Failin sonucu öngörmemiş olması,

  5. Sonucun failin fiiliyle nedensel bağ içinde bulunması.

Yargıtay’a göre, taksirle öldürme suçunda failin dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmesi, genellikle “normatif bir değerlendirme” gerektirir. Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2018/345 E., 2019/47 K. sayılı kararında belirtildiği gibi, iş güvenliği tedbirlerini almayan işverenin, ölüm neticesinden sorumlu tutulması mümkündür.

4. Suçun Unsurları 

4.1. Maddi Unsur

Taksirle öldürme suçunun maddi unsuru, bir fiil (eylem veya ihmal), bir netice (ölüm) ve illiyet bağından oluşur. Failin davranışı, öngörülebilir bir sonucu doğurmuşsa, fiil hukuken taksirli sayılır. Örneğin, trafik kurallarına uymayan sürücü, yaya ölümüne neden olduğunda bu bağ kurulmuş olur.

4.2. Manevi Unsur

Taksirde kast yoktur; fail sonucu istemez. Ancak dikkatsizlik, özensizlik, tedbirsizlik veya kurallara aykırı davranışneticesinde ölüm meydana gelmiştir. Failin psikolojik durumu burada belirleyicidir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2017/486 E., 2019/322 K. sayılı kararında; “failin öngörme yükümlülüğüne rağmen tedbir almaması” halinde, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanacağı vurgulanmıştır.

5. Basit Taksir – Bilinçli Taksir Ayrımı

TCK 22/3’e göre bilinçli taksir, failin sonucu öngörmesine rağmen ‘meydana gelmeyeceğine güvenmesi’ durumunda ortaya çıkar.

  • Basit taksir: Fail sonucu hiç öngörmemiştir.

  • Bilinçli taksir: Fail sonucu öngörmüştür, ancak gerçekleşmeyeceğine inanmıştır.

Yargıtay, bu ayrımı genellikle trafik kazası ve tıbbi ihmal dosyalarında yapmaktadır.
Örneğin, Yargıtay 12. CD’nin 2020/4724 E., 2021/1289 K. sayılı kararında, alkollü araç kullanan sanığın sonucu öngördüğü kabul edilerek bilinçli taksir hükmü uygulanmıştır.

6. Taksirle Öldürme Suçunun Cezası ve Nitelikli Haller

TCK m.85, taksirle öldürme suçunda neticenin ağırlığına göre iki farklı ceza aralığı öngörerek adaletin orantılı şekilde sağlanmasını amaçlamaktadır. Maddenin birinci fıkrasında, tek bir kişinin ölümü halinde failin iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür. Buna karşın, birden fazla kişinin ölümü veya bir kişinin ölümüyle birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanması durumunda, yani neticenin daha ağır olduğu hallerde ikinci fıkra devreye girer ve iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası öngörülür. Bu ayrım, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenen adalet ve orantılılık ilkesi ile doğrudan bağlantılıdır. Ceza hukukunun temel amacı, failin kusur derecesi ile meydana gelen zararın ağırlığı arasında makul bir denge kurmaktır.

Yargıtay uygulamasında da bu ilke sıkı şekilde gözetilmektedir. Örneğin, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2019/4156 E., 2020/2732 K. sayılı kararında, sanığın trafik güvenliğini hiçe sayarak aşırı hız ve dikkatsizlik sonucu üç kişinin ölümüne neden olduğu olayda, mahkemenin TCK m.85/2 uyarınca verdiği 12 yıl hapis cezası orantılı bulunmuş ve onanmıştır. Bu karar, taksirle öldürme suçunda cezanın belirlenmesinde hem neticenin ağırlığı hem de failin kusur düzeyinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir.

7. Taksirle Öldürmede İştirak (Birden Fazla Failin Sorumluluğu)

Taksirli suçlarda klasik anlamda kast birliği bulunmadığından, iştirak (m.37-39) sınırlıdır. Ancak Yargıtay içtihatlarında “taksirli müşterek faillik” kavramı gelişmiştir.

Yargıtay 12. CD’nin 2018/2976 E., 2019/2123 K. kararına göre;

 

“Birden fazla failin, dikkat ve özen yükümlülüğünü ortaklaşa ihlal etmesi durumunda, müşterek taksirden söz edilir.”

Örneğin, iş güvenliği tedbirini almayan işveren ile kontrol yükümlülüğünü yerine getirmeyen mühendis, birlikte sorumlu tutulabilir. Bu durumda her biri kendi kusuru oranında cezalandırılır.

8. Cezanın Belirlenmesinde Kusurun Ağırlığı ve Orantılılık İlkesi

Taksirle öldürme suçunda cezanın belirlenmesinde yalnızca meydana gelen sonuç değil, failin kusur derecesi de temel belirleyici unsurdur. Türk Ceza Kanunu’nun 22/4. maddesi uyarınca taksirli suçlarda ceza, failin kusuruna göre belirlenir. Bu hüküm, TCK m.3’teki adalet ve orantılılık ilkesi ile birlikte değerlendirilmelidir. Zira failin kusurunun hafif olduğu, öngörülebilir bir neticeye rağmen olağan dikkatini göstermediği durumlarda alt sınırdan uzaklaşmamak gerekir. Buna karşılık, ağır ihmal, bilinçli risk alma veya mesleki dikkat yükümlülüğünün açık ihlali söz konusuysa, mahkemeler alt sınırdan uzaklaşarak cezayı artırabilmektedir.

Örneğin, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2018/3647 E., 2019/1225 K. sayılı kararında, yolcu taşıyan bir otobüs şoförünün cep telefonu ile konuşurken yaptığı kazada bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda, sanığın dikkat ve özen yükümlülüğünü ağır şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle TCK m.85/1 kapsamında cezası alt sınırdan uzaklaştırılmıştır. Bu örnek, taksir derecesinin ceza miktarını doğrudan etkilediğini açıkça ortaya koymaktadır.

9. Bilinçli Taksir ve Ceza Artırımı (TCK m.22/3)

Taksirle öldürme suçunun özel bir görünüm biçimi olan bilinçli taksir, failin neticeyi öngörmesine rağmen meydana gelmeyeceğine güvenerek hareket etmesi durumunda söz konusudur. Yani fail, ölüm sonucunun muhtemel olduğunu bilmekte, ancak “bana bir şey olmaz” anlayışıyla davranmaktadır. Bu durumda, TCK m.22/3 gereği, ceza taksirli hale göre bir katına kadar artırılır.

Yargıtay uygulamasında, özellikle trafik kazalarında bilinçli taksirin varlığı sıkça kabul edilmektedir. Örneğin, Yargıtay 12. CD, 2019/5482 E., 2020/1463 K. kararında, sanığın şehir içinde hız limitinin üç katına ulaşarak kazaya sebep olması, bilinçli taksir olarak değerlendirilmiş ve cezası artırılmıştır. Dolayısıyla, bilinçli taksir kavramı, taksirle öldürme suçunda cezanın kişiselleştirilmesinde en önemli unsurlardan biridir.

10. Neticenin Ağırlığına Göre Cezanın Artırılması (TCK m.85/2)

TCK m.85/2, neticenin ağırlığına göre cezayı artıran bir düzenleme getirir. Birden fazla kişinin ölümü veya ölümle birlikte yaralanmaların meydana gelmesi hâlinde, ceza iki yıldan on beş yıla kadar hapis olarak belirlenir. Bu hüküm, adaletin hem mağdur yönünden hem de toplum vicdanı açısından tatmin edilmesini sağlar. Zira tek bir ihmal sonucu birden fazla insanın hayatını kaybetmesi, hem sosyal düzeni hem de kamu güvenliğini ciddi biçimde sarsar.

Yargıtay 12. CD’nin 2019/4156 E., 2020/2732 K. sayılı kararında, sanığın dikkatsiz araç kullanımı sonucu üç kişinin ölümüyle bir kişinin yaralanmasına neden olduğu olayda, mahkemenin TCK m.85/2 uyarınca 12 yıl hapis cezası vermesi yerinde bulunmuştur. Bu karar, taksirli suçlarda neticenin ağırlığına göre adaletli bir ceza belirlenmesi gerektiğini teyit etmektedir.

11. Mesleki Taksir ve Özel Yükümlülük Halleri

Taksirle öldürme suçunun bir başka önemli yönü, failin mesleki özen yükümlülüğünü ihlal etmesi durumudur. Özellikle sağlık personeli, mühendis, iş güvenliği uzmanı gibi mesleklerde, dikkat ve özen yükümlülüğü daha yüksek standartlara tabidir. Yargıtay, bu tür durumlarda mesleki bilgi ve deneyimin getirdiği özen yükümlülüğünün ihlal edilmesini ağır kusur olarak değerlendirmekte ve cezayı artırıcı neden saymaktadır.

Örneğin, Yargıtay 12. CD, 2016/7248 E., 2018/4623 K. sayılı kararında, ameliyat sonrası hastayı yeterince gözetlemeyen bir cerrahın, ölümle sonuçlanan ihmali davranışı “mesleki taksir” kapsamında değerlendirilmiş ve sanığın cezalandırılması uygun bulunmuştur. Bu tür olaylarda mahkemeler, sadece genel dikkat yükümlülüğünü değil, mesleki özen yükümlülüğünü de dikkate almaktadır.

12. Ceza İndirimi, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ve Erteleme

Taksirle öldürme suçunda cezanın alt sınırının düşük olması nedeniyle, HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) ve ceza ertelemesi kurumları uygulama alanı bulabilir. Ancak bu kurumların uygulanabilmesi, failin geçmişi, pişmanlık düzeyi ve mağdur tarafın zararın giderilmesine yönelik tutumuna bağlıdır. Özellikle trafik kazalarında, mağdur yakınlarına tazminat ödeyen, özür dileyen ve kusur oranı düşük olan sanıklar açısından mahkemeler bu kurumlara daha olumlu yaklaşmaktadır.

13. Sonuç

Sonuç olarak, TCK m.85’in temel amacı, kusur – netice – orantı üçgeni içerisinde adil bir ceza sistemi kurmaktır. Taksirle öldürme suçunda, failin niyeti olmamakla birlikte, dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmesi toplum açısından büyük sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle mahkemeler, hem bireysel hem de toplumsal adalet dengesini gözeterek ceza belirlemekte, Yargıtay da bu dengeyi içtihatlarıyla pekiştirmektedir.

Yiğit Legal © 2020 All rights reserved.
bottom of page